Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, 68 gençlik hareketi önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı idam edilişlerinin 52. yılında andı. Baş, “O günün şartlarında idamlarına ‘evet’ diyenler bile daha sonra pişmanlıklarını ortaya koydular. Ben rahmet diliyorum, Türkiye için mücadele etmiş insanlardı” dedi.
Hüseyin Baş, şunları kaydetti:
“İDAMLARINA ‘EVET’ DİYENLER BİLE DAHA SONRA PİŞMANLIKLARINI ORTAYA KOYDULAR”
“Deniz Gezmiş’in son cümleleri, ‘Kendimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığına adıyorum’ oldu. Hüseyin İnan’la birlikte idam ediliyorlar, ‘Hüseyin korkmuyor musun’ diyor. Hüseyin de ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ diyor. Yani böyle kendilerini bir fikre, bir düşünceye adamış insanlar ve bu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığıyla ilgili. Türkiye’de milliyetçi ve milliyetçi kesim tarafından çokça hedef tahtasına konuldular. Bunu asla doğru bulmuyorum, muhafazakar milliyetçi bir birey olarak söylüyorum bunu. İşte banka soydu, adam kaçırdı, adam vurdu gibi… Bunların hiçbirinin tarihsel olarak ispatı yoktur. 23 yaşında bir gencin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne oluşturabileceği hiçbir tehdit de yoktur. Bunu da çok net bir şekilde söyleyeyim. Bugün Türkiye’deki 23 yaşında bütün gençleri toplayalım tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bir tehdit oluşturamaz. Bu tamamen bir propagandanın eseriydi. O günün şartlarında idamlarına ‘evet’ diyenler bile daha sonra pişmanlıklarını ortaya koydular. Rahmetli Demirel bile ‘O günün şartlarında böyle olması gerekiyordu’ diye açıklama yapanlardan birisi. Bu şuna benziyor: Saraydan 19 tane bebek tabutu çıkıyor ve bugün tarihçiler ‘Devlet yönetmek böyle bir şey, ölmesi gerekiyor’ gibi saçma sapan hiçbir şekilde kabullenmeyeceğimiz bir tarih perspektifi ortaya koyuyor. Bu ne kadar saçma bir bakış açısı ise ‘O günün şartlarında böyle olması gerekiyordu’ demek de o kadar saçma bakış açısı. Dolayısıyla ben rahmet diliyorum, Türkiye için mücadele etmiş insanlardı.”
BİLAL ERDOĞAN’A KADİR MISIROĞLU ELEŞTİRİSİ
Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın “Kadir Mısıroğlu hocamız bir mücadele insanıydı, bir nesle damgasını vurdu” sözlerini de eleştirdi. Baş, şunları söyledi:
“Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini veriyordu diye sormak lazım. Aslında bu vatandaş hayatını Atatürk’le ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’le mücadele etmeye adamış bir kişilik. Yani neyin mücadele insanı dediğinde Atatürk ile mücadele etmenin… Türkiye’de ismi söylenince akla gelen mücadele fikri bu ortaya çıkıyor. Bu açıklamayı yapan da Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in bugün Cumhurbaşkanlığı yapan kişinin oğlu, dolayısıyla çok talihsiz bir açıklama.
“İNGİLİZLERİN ATATÜRK’Ü KÖTÜLEME PLANININ SİMGE UYGULAYICILARINDANDI”
Bir Atatürk düşmanlığı ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e karşı bir düşmanlık var. Bu düşmanlığı da Türkiye’de bugüne kadar körükleyen, alttan alta yürüten organizasyon tamamen bir İngiliz organizasyonu. İngiliz derken bugünkü İngiltere devletinden bahsetmiyorum. Türkiye’yi o günün şartlarında Osmanlı topraklarını işgal etmiş, paylaşmaya başlamış, toprakları parsel parsel ittifak ettiği devletlerle paylaşan, ülkenin topraklarını kaynaklarını paylaşmaya başlayan, insanlarının emeğini sömürmeye başlayan güçlere karşı büyük bir mücadele verip, o İngilizleri Türkiye’den, topraklarımızdan kovup egemenliği millete veren Atatürk’le, o günden beri kapanmamış bir hesaplaşma defteri var. O günden beri sürekli Atatürk’ün aleyhinde propagandalar oluşturuyorlar. Onun da Türkiye’deki son ve en simge isimlerinden birisi de işte o vatandaştır. Onun üzerinden Atatürk’ü kötüleme, Atatürk’ü küçümseme, Atatürk’e düşmanlık üretme planını uygulayan ve yürüten bazı güçler vardı. Yani onun mücadelesi her zaman Atatürk’le oldu. Bunun nesillerden nesillere aktarılması Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir tehdittir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın oğlunun bu tehdidi Türkiye’ye layık görmesi de Cumhuriyet’e ve Atatürk’e iktidar kanadının bakış açısının bir ispatı olmuş oluyor ama talihsiz açıklamalar.”